27 Ekim 2009

Olmayacak diye kavga ettiklerin

Sen de gidiyorsun demek
Unutuyorsun ağır ağır
Unutursun dediğimde
Unutmam diye kavga ettiklerini

Sen de dayanamadın demek
Hayat oldu bahanen senin de
Gerçek olmayan gerçekler
Götürüyor demek seni de

Sen de bıraktın eski bir kitap arasında gülleri
Tozlu eski silik bir kitabı sandığa kaldırır gibi
Sen de gidiyorsun demek
Gitmem dediğin yerlere

Yüreğin kaldırmadı demek
- Özlemeyi -
Oysa ben hep taşımak için çıkmıştım yola
Son sevdiğimi

Şimdi sen dedin ya “uzaklaştım galiba”
Ben çoktan el sallamıştım ardından
Gitme demiştim
Sen gittikçe ben küçülürüm uzakta

Çok uzakta kaldım şimdi
Arkana dönüp baktığında dahi nokta kadar
Bari unutma diyecem ama
Sen gitmem de demiştin
Unutursun da günü saati gelince

Bu kez su dökmüyorsam ardından
Bildiğimdendir dönüşün olmayacağını
Su gibi git su gibi dön derler ya hani
Sen yine de su gibi git
Dönemeyecek olsan bile

Bu sefer yüreğinde beyninde yürüyorsun benden uzağa
Ve ben bu sefer biliyorum
Bir kez uzaklaştımı insan sevdiğim dediğinden
Ümit beslenmez ardından
Çünkü dönmez uzaklaşmam dedikten sonra giden
Çünkü taşımaz yüreğinde dönebilecek bir sevgili
Çünkü bir daha asla yaşamaz ona gitmem diye yalan söyleten sevgiyi
- En azından eskisi gibi -

Tamer TULGAR - Girne 2009

27 Eylül 2009

SONSUZ SENSİZLİK

Kollarımda tuhaf bir sızı ile sarıldım boşluğuna
Bir elim saçlarınmış gibi taradı sensizliği tel tel
Derin bir nefes gibi çektim içime kokun yerine yılların özlemini
İçim yandı...yüreğim titredi...sanki senmişsin gibi öperken hayalini

Dün yine arşınladım yolları...adım adım saydım dakikaları
Yolunu gözlerken gözlerimi diktiğim bitmek bilmez yol kısaldı sanki
Geçmek bilmeyen dakikalar biti verdi bir anda
Çoktan varmıştım yıllar boyu korktuğum yalnızlığa

Göğsümde tuhaf bir boşlukla sarıldım yalnızlığa
Sensizliği dolduracak kadar büyük tek duyguya
Yağmur yağdı buse buse yanaklarıma
Dudakların değmiş gibi silmedim damlaları

Damla damla
Nefes nefes
Dün yine seviştim yalnızlıkla
Senden kalan son yağmurun altında

Tamer TULGAR
Mağusa - 2009

25 Eylül 2009

EV BÜYÜDÜ

Sen gittin ev büyüdü sanki
İki adımlık koridor metrelerce uzadı sen yokken
Git git bitmiyor sanki salonla mutfak arası
Sanki yatak odası ev kadar oldu da.....ısınmıyor sensiz
Bu ev bolardı sanki

O kadar büyüdü ki ev
İçinde kayboluyorum sensiz
Sen çıkınca o kadar boşaldı ki
Büyüdü sanki sensiz

Duvarlar soldu git gide
Mumlar sanki yanmak istemezmişcesine cılız
Sanki sen giderken içerdeki havayı da aldın da
Mumlar dahi yanamıyor sensiz

Evet evet
Sen gidince ev de benim gibi boş kaldı
Sensizliği sığamayacak kadar
Ev büyüdü sensiz

Tamer TULGAR
Mağusa-2005

TRANSPARAN

tablo gibiydi yaşanan
olması gereken herşeyin çizildiği
küçük bir bulut
sakin bir nehir
ve nehrin aktığı azgın deniz
denizde yürek boyu şampanya dalgalar
mavinin her tonu
yeşilin en murat hali

ama guneş yoktu

hep sarı istedim senden
altin renkli bir güneş için…
-- Ümit Sarisi --

sonra turuncu bekledim en azından
gün batımı kadar koyu ama yine de güneş olsun diye
sarının en hüzünlü hali turuncu ama guneş olsun yine de
sonra kırmızıya razı geldim gece olmadan son ışığı yakalarım ümidiyle

ve sonra sen geldin
koca bir kutu siyahla
geceyi çizmek icin tuale
önce kararttım tonları
yetmez dedin
ve biraz daha
yüreğim razı gelmedi zifiri karanlığa
sen yapamıyorsan ben tamamlayım dedin
koca bir fırçayla ışıksız aysız yıldızsız bir gece çizdin

şimdi tual simsiyah
sevdiğin gibi zifiri karanlık
koca tablo tek renk artık
-- SENSİZLİK KARASI --

sen bitirdin ama imza bana kaldı
iki damla gözyaşi ile
-- YAKUT KIRMIZISI --

Tamer TULGAR
Mağusa-2005