29 Ekim 2008

Aldatan Kadın

Çok şık ve karşılıklı başlar herşey. Boyalı cümleler dökülür güzel dudaklardan, gözler karşı gözlere çakılı biçimde. İçi güler o gözlerin. Sesin tınısı bile ruhun baştan sona teslimiyetini içerir. Telefon konuşmalarında, erkeğin iltifatları, görülemeyen ama çok net hissedilen bir tebessüm yaratır kızın sesinde. İlgi duyan, ilgi büyüten kadının sesi bile değişir. Yüz ifadesi yansır, gözlerin içinin güldüğü yansır ses tonuna kadının. Kadınsı içgüdüler yalan söylemez çünkü... ve o her kadına ortak içgüdülerdür tüm bunları yaratan... Aldatıldığını anlatan, ilgiyi anlatan, gözleri güldüren işte bu Allah vergisi kadınsı iç güdülerdir hep... Her kadına ortak içgüdüler.... Her kadın ayrı bir hayttır ayrı bir insandır, genellemek yanlış olur elbette ama ortak olan içgüdüler de hep aynı yansır gözlere ve sese...

Aranan, özlenen erkek modelinin işte bu kadınsı içgüdüleri çözmüş, anlayabilen ve bunlara göre davranabilen erkek modeli olduğu iddia edilir hep.. ki bu külliyen yalandır... Kadını anlayan, kadını diğer erkeklerden azacık daha çok tanıyabilmiş erkek sadece fethi zor, ağız sulandıran, fethedilecek çok sağlam bir kaledir aslında.... ve fethedilen her kale gibi gün gelir terk edilir...Kadının zafer gururu ve kendine güveni ile... Zor erkek kuşatılmış, fethedilmiştir...Kadın artık biraz daha fazla biliyordur gücünün sınırlarını.... Kale amacına hizmet etmiştir.... Ve esas zor olan kısım başlar kadın için tam da bu noktada.... Uğruna savaşılmış, binbir zorluklara direnilmiş ve fethedilmiş bu kaleyi, çevresindekilerin “maymun iştahlı”, “kişiliksiz”, “aktris” gibi ithamlarına maruz kalmadan, haklı nedenlerle ve içinin huzurunu tam tutarak nasıl bırakıp gidecektir... Kadın olmanın bir kuralı da her zaman haklı çıkmaktır sonuçta...

İlk olarak en klasik yol seçilir hep.... Bir zamanların en anlayışlı erkeğini anlayışsızlıkla suçlamak.... Çok da kolaydır aslında bunu yapmak.... Kadın hemen sebepsiz bir mesafe alır ve adım adım mesafeyi artırır... Herşeyden habersiz erkek eninde sonunda “neyin var” diyecektir... İşte bu büyülü soruyu duyduğu anda kadın bağırmaya hatta sinir nöbetleri geçirmeye başlar... “O kadar derdimin içinde nedenbana bunu yapıyorsun” gibi bir cümleyle erkeğe ilk tokatı atar.... Erkek şaşkındır... bir zamanlar bunu sorduğu için, kadının iç dünyasını sezinleyebildiği için değerli olmamışmıdır o kadın için.....Tabii ki bunu ilk kez veya ikinci kez yaşayan erkek hemen geri çekilir.... Kaybetme korkusu vardır çünkü....İyi niyetle “Hmmm...bu aralar kafası çok dolu... sadece yanında olduğumu hissetsin yeter” der kendi kendine ve nafile bir bekleyiş başlar....Kötü günler geçecektir sonuçta.... En fazla birkaç ay sonra kendi kendine ilk dersi çıkarmıştır bile....

Bunları biraz daha yaşamış, biraz daha tecrübeli erkek modeli ise geri adım atmaz çünkü oyunun farkındadır.... Hiçbişey olmamış gibi, hiçbir problem yokmuş gibi davranmaya devam eder... Kadın hemen ikinci adımı atar.... Eskiden bir yere giderken veya gününü anlatırken isimler kullanan, isimler veren kadın birdenbire “bir arkadaş”, “arkadaşlar” gibi genel kelimeler kullanmaya başlar.... Eninde sonunda bu erkeğin dikkatini çekecek ve bu konudan duyduğu rahatsızlığı dile getirecektir sonuçta.... Ve beklenen olur....Klasik tepki “bu kıskançlığın yetti artık” olur...Halbuki daha birkaç gün öncesine kadar isimler verdiği yüzüne vurulunca da reddeder...”yooo ben hep böyle konuşuyordum” der ve çok başka bir konuda kavga çıkararak erkeği konudan hemen uzaklaştırır....Tecrübesiz erkek bundan bile suçluluk duyabilir...ama tecrübeli erkek sokak lisanı ile resmen “yemez”...... O kavga hiç yaşanmamış gibi davranmaya devam eder......

Bu da olmamıştır...kadın savşlara alışık, duvarları defalarca topa tutulmuş kaleyi bir türlü içerden yıkamıyordur.....Hemen üçüncü ve son adım gelir....telefon konuşmalarında birden bire ses soğur...o an konuşuyor olmanın memnuniyetsizliği yansır hemen ses tonuna....Hatırlayalım, “ortak kadınsı içgüdü”.... Akşam konusu açılacaktır tabii ki bunun... Bahane de ortaktır....”Yanımda müdürüm vardı”, “Annemin yanında nasıl sıcak konuşmamı beklersin”, “Arkadaşlarla önemli bir konu konuşuyorduk”......Oysa ki daha birkaç hafta önce o arkadaşların yanında neler neler ne cıvıltılarla konuşulmamışmıdır....Hatta arkadaşların isimleri bile vardı o zamanlar....Peki ne olmuştur da bu arkadaşlar aniden isimsiz kalmıştır....ne olmuştur da isimsizlerin yanında ses tonu değişiyordur....ve daha önemlisi acaba bu arkadaşlar, müdür ve anne aynı kişimidir.... Tabii bu tavrın beraberinde bir de telefonlar seyrekleşir yoğunluk bahanesi ile...Sanki 1440 dakikalık günün içinde 3 - 5 dakika bulunamayacaktır...Sanki aynı kadın değildir o çok yoğun günlerin 10 – 15 dakikasını telefonda geçirerek dinlendiğini söyleyen......Tecrübesiz erkek bu noktada kaybeder işte.... tüm bunlar suç olarak, sıkıntı olarak önüne konur ve “tüm bunlar beni sıktı ve soğuttu” cümlesi ile finali yaşar....

Tecrübeli olanlar ise gayet iyi biliyordur, müdürü dee anneyi dee arkadaşları da.... Ya gidip basıp dağıtacaktır ya da daha akıllı davranıp, bildiğini ve kadına oyununun sonunun gelmeyeceğini, bu yolla kaleyi bırakıp gidemeyeceğini hissettirecektir....açıkça yüzüne vumayacaktır ama çünkü bunu yaşayan kadınımız mutlaka "beni terk ediyorsun demek" suçlaması ile kısa yoldan amacına ulaşacaktır.....ve artık çaresiz tek yol kalmıştır kadınımız için..... Açıkça, dürüstçe ve hatta özür dileyerek sırtını dönüp yürümek.... Ya böyle bir adamı tamamen kaybetmemek için, ya da, belki de rakibinin ustalığına duyulan saygıdan “Dost kalamazmıyız” der kadın, bir diğer klişe, klasik bir cümle kullanarak... Cevap da klasiktir... “Dost olsaydık bu konuşmayı 2 3 ay önce yapardık”....

Oysa ki ne kadar basittir başladığı gibi dürüstçe bitirmek...ne kadar yalın, sade ve gerçekçidir...ne kadar insancadır açıkca konuşmak.... Ne kadar güzel olabilir oyunsuz, temiz, dürüstçe ayrılabilmek...Ayrılığı bile en temiz hali ile yaşayabilmek.....

-------- * ---------

İşte böyle dostlar... Yıllar önce bunlar dökülmüş kalemimden...düzeltme yapmadan olduğu gibi.... Sürç-i Lisan etmişssem affola... Her kadının ayrı bir kişiliği olduğunu tekrar vurgulayarak ama yine de bazı ortak davranışların da tesadüf olamaycak kadar çok karşımıza çıktığını vurgulayarak ve tüm bunların yanında tüm erkeklerin de oyunlardan uzak ve kayıtsız temiz ve dürüst olamadıklarını da belirterek konuyu noktalıyorum....Kendi adıma, hayatıma giren tüm kadınlara, öncelikle bir zamanlar kendilerini, ruhlarını ve hayatlarını benimle paylaşarak onurlandırdıkları için teşekkürler... ve son olarak tabii ki tecrübesizlikten tecrübeliliğe taşıyarak topa tutulmuş duvarların yeniden ve daha sağlam inşaasında rol aldıkları için teşekkürler.... Onlar olmasa bu satırlar olmazdı....

1 yorum:

  1. Yazınızda kendimi hissettim ve çok duygulandım yazılarınızın devamını bekliorum

    YanıtlaSil